Fiyatları görmek için onaylı bayi olmanız gerekmektedir.
Sanat, hayatın taklidi midir, yoksa hayat sanata mı dönu¨şu¨r? Bir göl kıyısında, bir malikânede bir araya gelen insanlar… Yazarlar, oyuncular, hayal kırıklıkları ve tutku…Çehov’un Martı’sı, karakterlerin içsel çatışmalarıyla öru¨lu¨ bir varoluş öyku¨su¨du¨r.
Her biri kendi sanatsal kimliğini ve varlık sebebini arayan bu insanlar, tıpkı gölden ayrılmayan bir martı gibi, kaderlerinden kaçamazlar. Bir oğul, annesinin gölgesinde kaybolurken, bir genç kız sanat aşkıyla yanıp ku¨l olur. Bir yazar, kelimelerin ağırlığında ezilirken, bir başkası sanatın içinde kaybolmamak için ona mesafe koyar. Sevmek ve sevilmek arasındaki uçurum, oyun içinde oyunla derinleşirken, tutunacak hiçbir dal kalmadığında geriye yalnızca boşluk kalır.
Peki, martıyı kim vurdu? Kader mi, sanat mı, yoksa insanın kendi çaresizliği mi? Çehov’un ustalıklı kaleminden döku¨len bu eser, hayaller ve gerçekler arasındaki ince çizgiyi sorgularken, varoluşun kaçınılmaz trajedisini sahneye taşıyor.